Thursday, June 28, 2007

Real Football Managers Don`t Need Food

Futbol ile çok alakalı bir insan olmamakla beraber yıllar önce Tuna Tiryakioğlu'nun katkıları ve telkinleri ile Football Manager, o zamanki ismi ile Championship Manager, oynar hale geldim. Oyunu bilmeyen insanların "...e ne yani sadece yazılar geçiyor burda!" şeklinde demeçlerine kulak asmadan oynamaya da devam etmekteyim.

Oyunun başında kaç saatinizi, kaç gününüzü, bıkmadan, usanmadan, sırf "geçen yazıları" okuyarak harcadığınıza göre oyunun size yaptığı uyarılar bile başlı başına bir eğlence kaynağı bana göre. Dün gece oyunu açtığımda oyunun benim için yaptığı yorum ise Football Manager oyuncularının aslında normal insanlar olmadığı, yemek yemek gibi basit dünyevi ihtiyaçları aşmış üstün varlıklar olduğu şeklindeydi. "real football managers don't need food" yürü beee...
Bundan önce oyunun bana yaptığı uyarı ve tavsiyelere gelince; sırasıyla:

-"lack of match practice"

-"mildly addicted"

-"just one more match, I promise"

-"I am starting to get into this" - Artık kontrolün oyuna geçtiği nokta. Bu noktadan sonra zaten oyun gerçek dünya ile bağlantı kurmanıza yarayacak tavsiyelerde bulunmaya başlıyor.

-"Time to change your underwear"

-"Turning your underwear out saves on washing"

ve en son aldığım ibretli atasözü:

-"Real football managers don't need food"

Wednesday, June 27, 2007

Ertuğrul Fırkateyni Uçuyor

Senenin başında 117 sene önce Japonya açıklarında batan ve 550 den fazla denizcimizin şehit olduğu meşhur Ertuğrul Fırkateyninin, Sualtı Arkeoloji Enstitüsü ve Yapı Kredi Emeklilik ortak çalışmasıyla su yüzüne çıkarılması çalışmaları başlatılmış ve "Japonya'da bir Türk gemisi" projesi için ilk dalışlar yapılmıştı.



Dün gazetede okuduğum haber buruk bir neşe verdi bana. Çalışmalar çerçevesinde THY ile anlaşma imzalanmış. Gemi uçarak getirilecekmiş Türkiye'ye. Sen yıllar yılı denizlerde nam sal, kaç bin fersah ve iki okyanus aş git Japonya'ya, dönüşün uçakla olsun. 1500 metre rekortmenini yerıştan eve tekerlekli sandalyeyele getirmek gibi birşey sanırım. Çok ironik geldi, acayibime gitti... Bütün Ertuğrul fırkateyni şehitlerini hürmetle anıyoruz.

Tuesday, June 19, 2007

Death Note Gitti, Devil May Cry Geldi

Bir kötü bir de iyi haberim var:

Kötü olan: Kısa bir süre önce anime dağarcığıma kattığım ve dahi arşivleme işine giriştiğim Death Note artık torrent alemlerinden kendini çekiyor. Zaten Youtube bünyesinde bulunan bütün bölümlerini kısa süre önce tek tek erişimden kaldırmıştı. Şimdi de anime severlerin yakından tanıdığı Animanda ve Kuro-Hana, Death Note'un yayın haklarının sahibi olan VIZ media şirketinin kendilerine çektikleri uyarıyı sitelerinde yayınlamışlar. İşte açıklama burada. Sezonun bitmesine 2 bölüm kala animeseverlere vurulan bu darbeyi gözümüzden akan bir damla yaş ve dahi teessür ile karşıladık.

İyi olan: Kuro-Hana, NEET ile ortaklaşa bir çalışmaya başlayıp KONAMI'nin meşhur oyunu Devil May Cry'ın ekranlara taşınmış versiyonuna sub yazmaya başladı. Bu gidişle Dante hepimizin yeni kahramanı olacak gibi. Vatana millete hayırlı olsun. İlk bölümünün linki için ahanda buraya tıklayıveriniz.

Saturday, June 16, 2007

TadilaT Üyeleri Bir Arada

Popomundo Rock listelerinin üst sıralarını zorlayan TadilaT grubu üyeleri; Munis Goparan, Hanefi Bitmiş (nam-ı diğer The Bad) ve Mesih Unakıtan, geçtiğimiz günlerde Taksim'de bir araya geldiler.

O akşam masalarını Gece Yolcuları'da şereflendirdi. Gerçi TadilaT'ın başarılarını kıskanır bir halleri vardı ama yine de başarıyı takdir etmesini bildiler ve göynümüzde taht kurdular .


Bu arada grubun yeni albümü "Gönül Telimizi Titretenler" artık müzik marketlerde... Daha çıkar çıkmaz yoğun ilgi gören albümde özellikle Goparan'ın dile dolanan şarkılarıyla, Unakıtan'a ait halkı çoşturan şarkılar göze girdi. Albümde niye hiç bestesi olmadığını sorduğumuz Bitmiş: ''abi onlar benim işim değil, ben sahneme çıkarım dansımı ederim, ölüm duvarını açmaları için seyircilere emir veririm, budur benim olayım" şeklinde cevap verdi.
Akşamın ilerleyen saatlerinde Esin Topaloğlu'nun Munis Goparan'ı hal hatır sormak için araması geceye damgasını vuran neşe pıtırcığı oldu. Geceye noktayı koymadan önce ise Mesih Unakıtan'ın herkese Sagopa Kajmer dinleterek işkence yaptığı gelen duyumlar arasında.

Bu arada Hanefi Bitmiş'in, kendisini "...ben sana bütün Miyazaki filmlerini gönderirim" diye kandırıp ümit veren Mesih Unakıtan hakkında, Malatya yöresinde, "o Mesih denen herif aslında gaydır, taocudur" diye söylentiler çıkarması üzerine konuyu MesihUnakıtan'a sorduk.

Cevaben: "vallahi bugün yarın göndereceğim" şeklinde konuşan Unakıtan, bizi kandırmayı başaramadı ama birşey demedik.

Thursday, June 14, 2007

Astronatlar da Harcirah Alır mı?

Geçen gün, yakın zamanda yurt dışı görevine gidecek Hariciyeci dostum Kenan ile konuşurken beliriveren soru bu oldu.

Şimdi bu astronotlar sonuç itibari ile NASA da çalışan memur değil mi? Biz Gazi Anteb'e memur gönderirken bile cebine para koyuyorsak, adamlar aya giderken niye Harcirah almasınlar?
National Geographics de o kadar uzay hakkında belgesel izledim, bu güne kadar bu önemli mevzuya parmak basıldığını görmedim.
Konu hakkında bilgisi olan, astronot tanıdığı olan konuya açıklık getirsin.

Kozmonot tanıdığı olanlar da fikir beyan edebilir.

Tuesday, June 12, 2007

Pirates of Carribbean: At My Patiences End

Sevmedim, sevmiyorum, sevemiyeceğim de. Büyük bir Johnny Depp hayranı olmama rağmen malesef beceremedim bu filmi sevmeyi. Aşağıdaki yazıda spoiler olabileceği konusunda filmi izlemeyip, izlemeyi düşünenleri uyarıyorum. Gerçi nerdeyse 1 ay olacak film gösterime gireli, ama en azından henüz gitmemiş azınlığı uyarıp vatandaşlık görevimi yerine getireyim.


Çok sayın sinema eleştirmeni, Oscar komitesi jüri üyesi ve dahi kadim dostum Tuna Tiryakioğlu'nu dinlemiş olsam bunları hiçbiri başıma gelmeyecekti. Amma-velakin pek sevgili kız arkadaşımın Orlanda Bloom saplantısının önüne geçmeye gücüm yetmedi.

Filmi Orlanda Bloom'a hırs yapmamı bir yana bırakarak, bir sinema seyircisi gözüyle yorumlamam gerekirse: Sayın Tiryakioğlu'nun da belirttiği üzre 3 saatlik işkenceydi.

Birincisi; Johnny Depp seviliyor diye film sadece Johnny Depp den ibaret olmuş. Bütün sahnelerde ya Sparrow war, ya da Sparrow'dan bahsediliyor. Bir aktörün sırtına yıkılarak bu kadar çok para kazandıran bir film daha düşünüyorum herhalde Rambo serisi olabilir ki, o serinin kendi tarzında kült olduğunu düşündüğümü belirtmeden geçemiyeceğim.

Aralara serpiştirilmiş aşk hikayeleri, dev haline gelen sonra da yengeç olan tanrıçalar filan. Filmin en zevkli sahneleri gemilerdeki topların karşılıklı patladığı sahnelerle bir de kılıç düellosu sahneleriydi bence. Hatta yapımcılar da bunun farkına vardıklarından sanırım, bir düğün sıkıştırmışlar o savaş sahnelerinin arasına.

"Ay çok güldük, ne kadar eğlendik" diyen arkadaşları ise esefle kınıyorum. Her sahnede olmazsa olmaz slapstick espiriler ve tahta bir gözün arkasında koşturan adamlar mı komikti? Sparrow'un maymununun komik olduğunu kabul etmeden geçemiyeceğim ama.

Hepsinin üzerine her Orlando Bloom gözüken sahnede ayılıp bayılan bir de kız arkadaşınız varsa yanınızda, iyice dayanılmaz oluyor herşey. Hayır birşeye de benzese, Shrek in eşşeği yeminlen söylüyorum daha yakışıklı.

Sonuç olarak gitmeyen arkadaşları burdan uyarıyor ve evde ünlüler sirki izlemeleri durumunda da aynı zevki alabileceklerini söylüyorum. Hem hiç değilse o üç saat sürmüyordur.

Ayna Ayna Söyle Bana

Amerikalıların fantastik hayalgüçleri ve daimi güvensizlik duyguları bir araya gelince işte böyle bir ürün çıkmış. Hollywood için özel efekt hazırlayan Kaliforniya'lı bir ekibin naçizhane çalışmaları sonucunda konuşan ayna yapmışlar. Aynayı evinizin güvenlik sistemine bağlıyorsunuz ve evinize geleni, gideni, gireni, çıkanı, herşeyi size bir İngiliz uşak aksanı ile haber veriyor.




Bence evin güvenlik durumunu bildirmek yerine kadınlara Armağan Çağlayan aksanı ile "kim şık, kim rüküş" yorumu yapan program yükleseler, çok daha fazla ciro yaparlar.


Fiyatı belirtmemişler ama firmanın web sayfası için: http://themeaddicts.com

Monday, June 11, 2007

Mercan Abi'yle Hoş Muhabbetler


Her ne kadar ben alkol tüketen bir bünye olmasam da, Mercan Abi gibi bir gönül insanını bize kazandıran Mercan Rakı firmasını tebrik ediyorum...


Bundan sonra rakı sofrasında yanlız kalmaya son... Mercan Abi size sofranızda eşlik ediyor... Zira Mercan Abi'mizin de beyan ettiği üzre "...yanlızlık suç değildir"...

Arka planda devamlı Hüsnü şenlendirici parçaları çalması da bonus. Hele hele biraz masadan kalkmayıp bekleyince Mercan Abi sabırlı arkadaşlara özel bir süpriz de uygun görmüş...
Buyurun Mercan Abi'nin sofrasına bir sandalye de siz çekin: Sandalye

http://www.pandora.com/restricted

Huzurla noktalanan bir pazar günü ardından, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp Hadımköy'e doğru yola çıkmak: Eziyet.
  • Şirkete ulaştığında ofisin kapısının kilitli olduğunu ve anahtarın kimde olduğunu bir insan evledının bilmediğini öğrenmek: Asabiyet.

Cebren kapının açılmasına müteakip, bilgisayarın başına oturup, biricik radyonuz pandora'nın artık Türkiye'de yayın yapmayacağını öğrenmek: Priceless.

Telif hakları kaynaklı sorunlar yüzünden Pandora.com artık Amerika dışına yayın yapmama kararı almış. Siteyi açmaya çalışınca acı gerçek adres çubuğunda "restricted" ibaresi ile bir tokat gibi yüzünüze vuruyor ve karşınıza sitenin kurucusu Tim Westergren'in dokunaklı mektubu geliyor.



Friday, June 08, 2007

Ne Kadar Ömrüm Kaldı Doktor?


Ne kadar ömrünüz kaldığını merak ediyorsanız. Siteye giriyorsunuz. Soruları cevaplıyorsunuz. Size kaç yaşına kadar yaşayacağınızı söylüyor. Bana 70 yaşına kadar ömür biçti. Sonra da tavsiyelerde bulundu. Tavsiyeleri dinlersem 86 yaşına kadar yaşıyabilirmişim.
Deneyenler kaç sene ömürleri kaldıklarını yazsın ki, hayatımın geri kalanında yanımda kimlerin kalacağını bileyim... En uzun yaşayan kim çıkarsa ona Dr. Perls'in imzalı kitabını hediye edeceğim.